Ege rüzgârlarının serinliğini, Balkan dağlarının kadim sessizliğiyle buluşturan Gümülcine (Komotini), Yunanistan’ın Batı Trakya bölgesinde, tarih ile kültürün el ele yürüdüğü nadir şehirlerden biridir. Osmanlı döneminden günümüze uzanan mimarisi, taş sokakları ve Müslüman-Türk azınlığın izlerini taşıyan yaşam dokusu, kenti sıradan bir şehir olmaktan çıkarır, adeta yaşayan bir tarih müzesine dönüştürür.
Görsel: Vikipedi
Şehrin merkezinde yer alan Eski Cami, Yeni Cami, Türk okulları ve geleneksel çarşı kültürü, Gümülcine’nin hem geçmişine hem de kimliğine ışık tutar. Kahvehanelerinde hâlâ Türkçe sohbetler yapılır, sokak aralarında mis gibi börek ve kahve kokuları yükselir. Bu yanıyla Gümülcine, iki kültürün birbirine değdiği ince bir çizgide, dostane bir denge kurmuş gibidir.
Ayrıca şehir, Rodop Dağları’nın eteklerine kurulu doğasıyla da büyüleyicidir. Kısa bir yolculukla hem tarihi kasabaları gezebilir hem de doğayla baş başa kalabileceğiniz yürüyüş rotalarına ulaşabilirsiniz. Akşam saatlerinde ise şehir meydanında gençlerin gitar sesleriyle karışan rüzgâr, Gümülcine’ye bir Balkan melankolisi katar.
Kısacası, Gümülcine sadece bir şehir değil; zamanın yavaş aktığı, geçmişin bugüne karıştığı bir ruh mekânıdır.
Batı Trakya’nın bu mütevazı ama derin şehri, keşfedilmeyi fazlasıyla hak ediyor.
Görsel: Vikipedi
Şehrin merkezinde yer alan Eski Cami, Yeni Cami, Türk okulları ve geleneksel çarşı kültürü, Gümülcine’nin hem geçmişine hem de kimliğine ışık tutar. Kahvehanelerinde hâlâ Türkçe sohbetler yapılır, sokak aralarında mis gibi börek ve kahve kokuları yükselir. Bu yanıyla Gümülcine, iki kültürün birbirine değdiği ince bir çizgide, dostane bir denge kurmuş gibidir.
Ayrıca şehir, Rodop Dağları’nın eteklerine kurulu doğasıyla da büyüleyicidir. Kısa bir yolculukla hem tarihi kasabaları gezebilir hem de doğayla baş başa kalabileceğiniz yürüyüş rotalarına ulaşabilirsiniz. Akşam saatlerinde ise şehir meydanında gençlerin gitar sesleriyle karışan rüzgâr, Gümülcine’ye bir Balkan melankolisi katar.
Kısacası, Gümülcine sadece bir şehir değil; zamanın yavaş aktığı, geçmişin bugüne karıştığı bir ruh mekânıdır.
Batı Trakya’nın bu mütevazı ama derin şehri, keşfedilmeyi fazlasıyla hak ediyor.