Türk Dil Kurumu'nun bu yılki seçimi gerçekten üzerinde düşünmemiz gereken bir kavrama işaret ediyor: "Dijital Vicdan". Artık hayatımızın merkezinde olan dijital dünyada, her paylaşımımızın, her yorumumuzun ve her tıklamamızın etik bir sorumluluk taşıdığını çok güzel özetliyor. İnsanın sadece gerçek hayatta değil, sanal alemde de doğruyu, iyiyi ve adil olanı arama yükümlülüğünü hatırlatıyor. Sosyal medyada bilgi kirliliğine karşı durmak, nefret söyleminden uzaklaşmak, mahremiyete saygı göstermek ve dijital ayak izimizin farkında olmak... Hepsi bu "dijital vicdan"ın bir parçası. Sizce bu seçim, toplum olarak sanal davranışlarımızı yeniden gözden geçirmemiz için bir çağrı mı?