Squid Game: Kapitalist Toplumun Alegorisi ve Varlık-Hiçlik Arasındaki Felsefi Çöküş
Giriş
2021'de yayınlanan
Squid Game, dünya genelinde milyonlarca izleyiciyi etkileyen bir yapım olmakla kalmadı, aynı zamanda derin felsefi ve sosyoekonomik alt metinleriyle modern toplumun işleyişine karşı güçlü bir eleştiri sundu. Yönetmen Hwang Dong-hyuk’un bu distopik alegorisi, Güney Kore'deki neoliberal ekonomi düzenini görünürde yansıtsa da, evrensel bir kapitalizm eleştirisi sunar.
1. Kapitalizmin Yapısal Eleştirisi: Oyunlar Sistemi ve Sınıf Mücadelesi
1.1. Kapitalist Meritokrasi Eleştirisi
Dizideki oyun sistemi, klasik kapitalist bir meritokrasi miti üzerine inşa edilmiştir: Herkesin eşit şartlarda yarıştığı, kurallara uyulduğunda kazanmanın mümkün olduğu bir ortam. Ancak gerçek çok farklıdır. Oyuncuların geçmişleri, eğitim düzeyleri, fiziksel ve psikolojik durumları, bu eşitlik illüzyonunu paramparça eder.
Örnek Sahne: Dalgona (şeker) oyununda şekli seçmenin sonucu, aslında bir rastlantı gibi görünse de, oyuncular bu rastlantıya göre hayatta kalır ya da ölür. Bu, kapitalist sistemde başarıya ulaşmanın çoğu zaman bireyin çabası değil, rastgele faktörlerle belirlendiğini anlatır.
2. Oyun Alanı: Kapitalist Toplumun Mikrokozmosu
2.1. Emek-Değer Paradoksu
Oyuncuların ödül için hayatlarını riske atması, kapitalist sistemin artı değer sömürüsünün bir alegorisidir. Kapitalizmde, işçi sınıfı artı değer üretir ama bu değeri kontrol eden burjuvazi olur. Squid Game’de de oyuncuların ölümleri üzerinden artan ödül havuzu, bu sömürünün dramatik bir göstergesidir.
Örnek Sahne: Her ölümden sonra dev domuz kumbaraya para eklenmesi, oyuncuların yaşamlarının doğrudan parasal değere dönüştüğünü gösterir. Bu sahne, Marx’ın metalaşma kavramının görsel bir karşılığıdır.
3. İnsan Doğası mı, Sistem mi Suçlu?
3.1. Hobbes ve Rousseau'nun İkilemi
Dizi, izleyiciyi şu temel soruyla baş başa bırakır: İnsan doğası mı kötüdür, yoksa sistem mi insanları kötüleştirir? Thomas Hobbes’a göre insan, doğası gereği bencil ve çıkarcıdır. Jean-Jacques Rousseau’ya göreyse toplum insanı bozar.
Squid Game, bu tartışmayı oyunlar aracılığıyla sahneye taşır.
Örnek Sahne: Cam Köprü oyununda oyuncular birbirlerinin ölümleri pahasına ilerler. Sistem tarafından yaratılan bu ortam, bireylerin ahlaki sınırlarını yok eder. Oyuncuların bencilleşmesi, doğalarından değil, sistemin tasarımından kaynaklanır.
4. Modern Panoptikon: Gözetim, Güç ve İktidar
4.1. Foucault ve Disiplin Toplumu
Oyun adası, Michel Foucault’nun
Panoptikon kavramını çağrıştırır. Her an izlenen bireyler, görünmeyen bir iktidarın kontrolü altındadır. Dış dünyadaki özgürlük illüzyonu burada yerini mutlak gözetim altındaki kurallı bir distopyaya bırakır.
Örnek Sahne: Oyuncuların yatakhanesinde gözetim kameraları vardır. Kıyafetleri, davranışları, konuşmaları denetlenir. Bu ortam, modern toplumda bireyin sürekli kontrol altında tutulmasını eleştirir.
5. Yabancılaşma ve Anomi
5.1. Marx’ın Yabancılaşma Teorisi
Marx’a göre kapitalist üretim biçimi, bireyi emeğinden, ürününden, doğasından ve diğer insanlardan yabancılaştırır. Squid Game’de karakterler, sadece maddi krizler nedeniyle değil, anlam kaybı yaşadıkları için de oyuna katılır.
Örnek Sahne: Ali’nin patronu tarafından maaşını alamaması ve çocuğuna bakamaması, onu bireysel bir çıkış yolu aramaya iter. Fakat oyun alanı, onu daha da soyutlar: Artık insan değil, sadece bir numaradır: "199".