Tema düzenleyici

Sessiz İstifa

Emir

Moderatör
Yarbay
Katılım
19 Ara 2023
Mesajlar
4,536
Beğeni
10,766
Yaş
36
Konu sahibi
Modern iş hayatının yeni kavramı: Sessiz İstifa.
Aslında kimse masaya istifa dilekçesi koymuyor, kimse patronunun yüzüne bakıp “Ben gidiyorum” demiyor. Ama işini sadece görev tanımı kadar yapan, ekstra sorumluluk almayan, işyerini gönüllü fedakârlık arenası olmaktan çıkaran milyonlarca insan var. Peki bu bir tembellik mi, yoksa sistemin doğurduğu haklı bir tepki mi?

Bazı yöneticiler için sessiz istifa, “çalışan motivasyonunun çöküşü” anlamına geliyor. Onlara göre işine ruh katmayan çalışan, kurumun dinamizmini baltalıyor. Ama diğer tarafta çalışanlar diyor ki: “Bizi yıllarca fazla mesaiye, mobbinge, adaletsiz maaşlara mahkûm ettiniz; şimdi görevimizi yaptığımız için şikâyetçisiniz!”

Asıl tartışma şu noktada düğümleniyor:

Sessiz istifa bir bireysel direniş biçimi mi?

Yoksa iş dünyasında kolektif bir tükenmişlik sendromunun yansıması mı?

İşine ruhunu katmak zorunda mıyız, yoksa ruhumuzu korumak için işimizi mi sınırlamalıyız?

Belki de sessiz istifa, kapitalizmin çalışma kültürüne atılmış en ironik tokat: “Ben buradayım ama ruhum yok.”

Sizce sessiz istifa, çalışanların haklı bir savunma mekanizması mı, yoksa iş hayatını körelten bir kayıtsızlık mı?
 
Modern iş hayatının yeni kavramı: Sessiz İstifa.
Aslında kimse masaya istifa dilekçesi koymuyor, kimse patronunun yüzüne bakıp “Ben gidiyorum” demiyor. Ama işini sadece görev tanımı kadar yapan, ekstra sorumluluk almayan, işyerini gönüllü fedakârlık arenası olmaktan çıkaran milyonlarca insan var. Peki bu bir tembellik mi, yoksa sistemin doğurduğu haklı bir tepki mi?

Bazı yöneticiler için sessiz istifa, “çalışan motivasyonunun çöküşü” anlamına geliyor. Onlara göre işine ruh katmayan çalışan, kurumun dinamizmini baltalıyor. Ama diğer tarafta çalışanlar diyor ki: “Bizi yıllarca fazla mesaiye, mobbinge, adaletsiz maaşlara mahkûm ettiniz; şimdi görevimizi yaptığımız için şikâyetçisiniz!”

Asıl tartışma şu noktada düğümleniyor:

Sessiz istifa bir bireysel direniş biçimi mi?

Yoksa iş dünyasında kolektif bir tükenmişlik sendromunun yansıması mı?

İşine ruhunu katmak zorunda mıyız, yoksa ruhumuzu korumak için işimizi mi sınırlamalıyız?

Belki de sessiz istifa, kapitalizmin çalışma kültürüne atılmış en ironik tokat: “Ben buradayım ama ruhum yok.”

Sizce sessiz istifa, çalışanların haklı bir savunma mekanizması mı, yoksa iş hayatını körelten bir kayıtsızlık mı?
Emir yarbayım, güzel konu için teşekkürler.

Kendi adıma haddim olmayarak, işletme dinamikleri çerçevesinde, kendi çapımda, matematiksel modelleme ile ifade etmeye çalışayım;

X ve Y aynı gün, işletme planlamacı olarak işe başlıyorlar.

X, dürüst, ne iş verilse yapmaya çalışan, ne maaş verilirse tamam diyen bir çalışan,
Y, uyanık, kendi işi haricinde pek suya sabuna dokunmayan, maaşının yükseltmek için her fırsatı değerlendiren bir çalışan,

İlk başladıklarında, aynı maaşla, benzer görev tanımlarıyla, ikisine de 1 tane görev veriliyor

X+1 = Y+1 durumu oluşuyor.

İşletmelerde bilirsiniz, max fayda, min maaş felsefesi durumu söz konusudur.

Zamanla Y uyanıklığı sayesinde bu durumu önceden farkediyor ve buna göre, yeni bir iş yüklenme konusunda safa yatarak, ben anlamam, ben beceremem imajını vermeye başlıyor. Tabi ortada bir iş var ve işletme müdürü bu işi, doğal olarak X'e veriyor ve X görevi layıkıyla yapmaya başlıyor. İşletmelerdeki ana kurallardan biri de, bir çalışan, bir işi düzgün yapıyorsa, o işi, o çalışan yapmaya devam etsin, risk almaya gerek yok anlayışıdır.

X+2 ≠ Y+1 olarak denge bozuluyor.

Zaman geçiyor, denge alt üst oluyor.

X+7 ≠ Y+2 (Y çalışanına zor da olsa bir görev daha itirmişler, ama X = Vurun abalıya moduna geçmiş)

Tabi zamanla, Y yine uyanıklığı sayesinde, o yaptığı 2 birim işi, 8 birim gibi göstererek, X'ten daha fazla çalıştığı imajını vermeye başlıyor, hatta X'in yaptığı işlerden bazılarının da aslında Y'nin yardımı ve desteği ile yapabildiği imajını veriyor. Ve zamdan aslan payını kaparak, X'ten daha fazla zam alıyor ve maaşını X'ten daha yüksek bir noktaya getiriyor. Bundan sonra Y bütün felsefesini, ben zaten X'ten daha çok çalışıyorum ve işimi ondan daha iyi yapıyorum imajına adıyor.

Sonuç olarak;

X+7 ≠ Y+2 iş yükü ve bu yüke rağmen Y>X maaş durumu ile sistem böyle gelmiş, böyle gidiyor.

Ta ki birgün, X'i biri uyandırana ya da kendi bu duruma isyan edene kadar. Belki sizin bu tezinizle, tam oturmayabilir, ama işletme dinamikleri çok büyük oranda bu şekilde devam edip gidiyor...
 
@Emir yarbayım, verdiğim örnekle ilgili sizin de kıymetli fikirlerinizi, düşüncelerinizi ve tecrübelerinizi duymak isterdim aslında naçizane...
 
Geri
Üst Alt