Modern iş hayatının yeni kavramı: Sessiz İstifa.
Aslında kimse masaya istifa dilekçesi koymuyor, kimse patronunun yüzüne bakıp “Ben gidiyorum” demiyor. Ama işini sadece görev tanımı kadar yapan, ekstra sorumluluk almayan, işyerini gönüllü fedakârlık arenası olmaktan çıkaran milyonlarca insan var. Peki bu bir tembellik mi, yoksa sistemin doğurduğu haklı bir tepki mi?
Bazı yöneticiler için sessiz istifa, “çalışan motivasyonunun çöküşü” anlamına geliyor. Onlara göre işine ruh katmayan çalışan, kurumun dinamizmini baltalıyor. Ama diğer tarafta çalışanlar diyor ki: “Bizi yıllarca fazla mesaiye, mobbinge, adaletsiz maaşlara mahkûm ettiniz; şimdi görevimizi yaptığımız için şikâyetçisiniz!”
Asıl tartışma şu noktada düğümleniyor:
Sessiz istifa bir bireysel direniş biçimi mi?
Yoksa iş dünyasında kolektif bir tükenmişlik sendromunun yansıması mı?
İşine ruhunu katmak zorunda mıyız, yoksa ruhumuzu korumak için işimizi mi sınırlamalıyız?
Belki de sessiz istifa, kapitalizmin çalışma kültürüne atılmış en ironik tokat: “Ben buradayım ama ruhum yok.”
Sizce sessiz istifa, çalışanların haklı bir savunma mekanizması mı, yoksa iş hayatını körelten bir kayıtsızlık mı?
Aslında kimse masaya istifa dilekçesi koymuyor, kimse patronunun yüzüne bakıp “Ben gidiyorum” demiyor. Ama işini sadece görev tanımı kadar yapan, ekstra sorumluluk almayan, işyerini gönüllü fedakârlık arenası olmaktan çıkaran milyonlarca insan var. Peki bu bir tembellik mi, yoksa sistemin doğurduğu haklı bir tepki mi?
Bazı yöneticiler için sessiz istifa, “çalışan motivasyonunun çöküşü” anlamına geliyor. Onlara göre işine ruh katmayan çalışan, kurumun dinamizmini baltalıyor. Ama diğer tarafta çalışanlar diyor ki: “Bizi yıllarca fazla mesaiye, mobbinge, adaletsiz maaşlara mahkûm ettiniz; şimdi görevimizi yaptığımız için şikâyetçisiniz!”
Asıl tartışma şu noktada düğümleniyor:
Sessiz istifa bir bireysel direniş biçimi mi?
Yoksa iş dünyasında kolektif bir tükenmişlik sendromunun yansıması mı?
İşine ruhunu katmak zorunda mıyız, yoksa ruhumuzu korumak için işimizi mi sınırlamalıyız?
Belki de sessiz istifa, kapitalizmin çalışma kültürüne atılmış en ironik tokat: “Ben buradayım ama ruhum yok.”
Sizce sessiz istifa, çalışanların haklı bir savunma mekanizması mı, yoksa iş hayatını körelten bir kayıtsızlık mı?