Modern çağın gürültüsü içinde, çoğumuzun cebinde para var ama ruhumuzda vakit yok. Kimileri için servet; rakamlarla ölçülen bir kudret, banka hesaplarının sessiz gücü… Kimileri içinse zaman; bir bardak çayın buharında kaybolan huzur, dost meclislerinde uzayan dakikalar, güneşin batışını seyretmenin zarif lüksü. Peki gerçekten hangisi zenginliktir: Cüzdandaki sayı mı, kalpteki sükûnet mi?
Paranın büyüsü inkâr edilemez. Maddi güvence, konfor, fırsatlar ve özgürlük duygusu… Ancak paranın satın alamadığı bir şey var: an. O “şimdi”nin içinde kaybolan, bir daha geri gelmeyen vakit dilimleri. Vakit, tıpkı parmaklarımızın arasından kayan ince kum taneleri gibi, sessizce akıp gidiyor. Zaman, geri ödemesi olmayan tek borçtur; üstelik hepimiz farkında olmadan her saniye bu borcu ödüyoruz.
Diğer yandan, yalnızca “zamanım var” diyerek zenginlik kurulmaz. Boş vakti verimsiz harcayan, yaşamını anlamla doldurmayan biri için zaman da aynı ölçüde tükenmiş bir kaynaktır. Parayı küçümsemek kolay, fakat modern dünyada para olmadan “zamanın tadını çıkarmak” da çoğu zaman romantik bir yalandan öteye geçmez.
Belki de asıl zenginlik, zamanla paranın dengesini kurabilmektir. Ne yalnızca servetin esiri olmak, ne de zamanın boşluğunda kaybolmak… Gerçek zenginlik; zamanı satın almak değil, anlamlı kılmaktır. Sabahları aceleyle değil, şükürle uyanmak; kazandığın parayı, zamanla yoğrulmuş anılara dönüştürebilmektir.
Peki siz ne düşünüyorsunuz?
Cebinde milyonlar olup zamanı olmayan biri mi daha zengin, yoksa cebinde beş kuruş olmadan gün batımını izlemeye vakti olan biri mi?
Gerçek zenginlik sizce hangi terazide ağır basar: Zaman mı, para mı?
Paranın büyüsü inkâr edilemez. Maddi güvence, konfor, fırsatlar ve özgürlük duygusu… Ancak paranın satın alamadığı bir şey var: an. O “şimdi”nin içinde kaybolan, bir daha geri gelmeyen vakit dilimleri. Vakit, tıpkı parmaklarımızın arasından kayan ince kum taneleri gibi, sessizce akıp gidiyor. Zaman, geri ödemesi olmayan tek borçtur; üstelik hepimiz farkında olmadan her saniye bu borcu ödüyoruz.
Diğer yandan, yalnızca “zamanım var” diyerek zenginlik kurulmaz. Boş vakti verimsiz harcayan, yaşamını anlamla doldurmayan biri için zaman da aynı ölçüde tükenmiş bir kaynaktır. Parayı küçümsemek kolay, fakat modern dünyada para olmadan “zamanın tadını çıkarmak” da çoğu zaman romantik bir yalandan öteye geçmez.
Belki de asıl zenginlik, zamanla paranın dengesini kurabilmektir. Ne yalnızca servetin esiri olmak, ne de zamanın boşluğunda kaybolmak… Gerçek zenginlik; zamanı satın almak değil, anlamlı kılmaktır. Sabahları aceleyle değil, şükürle uyanmak; kazandığın parayı, zamanla yoğrulmuş anılara dönüştürebilmektir.
Peki siz ne düşünüyorsunuz?
Cebinde milyonlar olup zamanı olmayan biri mi daha zengin, yoksa cebinde beş kuruş olmadan gün batımını izlemeye vakti olan biri mi?
Gerçek zenginlik sizce hangi terazide ağır basar: Zaman mı, para mı?