Artık Facebook’ta dolaşırken bir gönderiye bakıp da “Acaba bu gerçek mi, yoksa yapay zekânın ürettiği bir kurgu mu?” diye düşünmeden edemiyoruz. Eskiden teyze gruplarından gelen “Limon çekirdeği kanseri bitiriyor” paylaşımlarına gülüp geçerdik. Şimdi ise karşımıza, yapay zekânın cilaladığı, montajlanmış, sanki CNN’den çıkmış gibi duran “Haberler” düşüyor.
Birileri sahte hesaplardan kitleleri yönlendiriyor, algoritmalar da bu çöpleri insanlara gümüş tepsiyle sunuyor. Facebook yönetimi ise her zamanki gibi “biz topluluk standartlarımızı güçlendiriyoruz” masalını anlatıyor. Halbuki standart falan yok, tamamen kimin cebine para girecekse ona göre ayarlanmış bir bilgi akışı var.
Bugün yapay zekâ ile üretilmiş bir sahte videonun, yarın seçimleri, toplumsal olayları ya da insanların hayatlarını nasıl manipüle edebileceğini tahmin etmek zor değil. Ama Facebook hâlâ filtre yerine şekerli bildirimler dağıtmakla meşgul.
Gerçekler, Facebook’un sayfalarında değil, arada kaybolan küçük dipnotlarda kalıyor. O yüzden belki de en doğrusu şu soruyu sormak: Biz mi Facebook’u kullanıyoruz, yoksa Facebook bizi mi kullanıyor?
Birileri sahte hesaplardan kitleleri yönlendiriyor, algoritmalar da bu çöpleri insanlara gümüş tepsiyle sunuyor. Facebook yönetimi ise her zamanki gibi “biz topluluk standartlarımızı güçlendiriyoruz” masalını anlatıyor. Halbuki standart falan yok, tamamen kimin cebine para girecekse ona göre ayarlanmış bir bilgi akışı var.
Bugün yapay zekâ ile üretilmiş bir sahte videonun, yarın seçimleri, toplumsal olayları ya da insanların hayatlarını nasıl manipüle edebileceğini tahmin etmek zor değil. Ama Facebook hâlâ filtre yerine şekerli bildirimler dağıtmakla meşgul.
Gerçekler, Facebook’un sayfalarında değil, arada kaybolan küçük dipnotlarda kalıyor. O yüzden belki de en doğrusu şu soruyu sormak: Biz mi Facebook’u kullanıyoruz, yoksa Facebook bizi mi kullanıyor?