Tema düzenleyici

Çanakkale Kıyıları Yeni Bodrum mu Oluyor?

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Emir
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Emir

Moderatör
Yarbay
Katılım
19 Ara 2023
Mesajlar
4,857
Beğeni
11,162
Yaş
36
Konu sahibi
Bir zamanlar sadece Bozcaada’nın rüzgârı ve Assos’un taş sokaklarıyla anılan Çanakkale kıyıları, bugünlerde yatırımcıların yeni gözdesi hâline geldi. 1970’lerde Bodrum’un yaşadığı sessiz patlama, sanki bu kez Kuzey Ege’nin serin sularında yeniden sahneleniyor. “Çanakkale kıyıları yeni Bodrum mu oluyor?” sorusu, emlak piyasasında, sosyal medyada ve yatırım forumlarında sıkça dile getirilen bir merak konusu hâline geldi.

Kazdağları’nın oksijen dolu yamaçlarından Ayvacık’ın sahil köylerine kadar uzanan bu bölge, doğallığını büyük ölçüde korurken aynı zamanda yeni yatırımcı dalgasının merkezine yerleşti. Son beş yılda Küçükkuyu, Kadırga Koyu, Sokakağzı ve Yeşilyurt gibi bölgelerdeki arsa ve taş ev fiyatları neredeyse üç katına çıktı. Bu artışın ardında sadece gayrimenkul talebi değil, yeni yaşam arayışının romantik bir yankısı da var. İnsanlar artık betonun gölgesinden kaçıyor, denizle toprağın birleştiği sakin limanlara yöneliyor.

Ancak bu hikâyenin bir yüzü daha var. Bodrum’un başına gelen “hızlı ve kontrolsüz büyüme” senaryosunun Çanakkale’de tekrarlanmasından endişe ediliyor. Her yeni proje, bir yandan bölgeye ekonomik canlılık getirirken öte yandan ekolojik dengeyi zorluyor. Küçükkuyu civarında yükselen lüks yazlık siteler, Assos’un taş mimarisiyle rekabet eder hâle geldi. Kimileri bu dönüşümü “kaçınılmaz ilerleme” olarak görürken, kimileri “doğanın satılığa çıkması” olarak nitelendiriyor.

Yatırım açısından bakıldığında ise tablo cazip görünüyor. Çanakkale 1915 Köprüsü’nün açılmasıyla İstanbul–Ayvacık hattı artık 4 saatlik bir yolculukla ulaşılabiliyor. Bu da İstanbul sermayesinin dikkatini bölgeye çekmiş durumda. Emlak ofisleri, özellikle zeytinlik niteliğinde arsaların yatırım potansiyelinin altını çiziyor. Tiny house projeleri, eko-köy konseptleri ve butik otel yatırımları, bölgede küçük ölçekli ama yüksek kazanç vadeden modeller olarak öne çıkıyor.

Diğer yandan Bozcaada ve Gökçeada gibi adalarda arsa kıtlığı ciddi bir sorun hâline gelmiş durumda. Ada topraklarının büyük bölümü sit alanı veya tarım koruma bölgesi olduğundan, yeni yapılaşma neredeyse imkânsız. Bu da karasal bölgelerdeki (örneğin Ezine sahilleri, Ayvacık kıyıları, Küçükkuyu merkez) yatırımların değerini daha da artırıyor. Kısacası, “deniz görsün yeter” diyen yatırımcılar artık sadece manzaraya değil, altyapı ve ulaşım imkanlarına da bakıyor.

Peki Çanakkale gerçekten yeni Bodrum olabilir mi? Belki coğrafi olarak hayır — çünkü Çanakkale’nin doğası, rüzgârı ve kültürü çok daha sade, çok daha otantik. Ama yatırım eğrisi ve gayrimenkul dinamikleri açısından evet, benzer bir yükseliş eğilimi gözle görülür durumda. Yine de bölgenin geleceğini belirleyecek olan, “nasıl bir büyüme” yaşanacağı. Eğer sürdürülebilir turizm, yerel mimariye sadakat ve çevresel hassasiyet esas alınırsa, Çanakkale kıyıları Bodrum’un hatalarını tekrarlamadan “kuzeyin zarif limanı” olabilir.

Bugün 1 milyon TL’ye alınan bir zeytinlik, yarın 5 milyon TL’lik bir konut projesinin merkezinde kalabilir. Ama unutmamak gerek: her yatırım, bir yaşam biçiminin parçasını da satın alır. Çanakkale’nin geleceği, sadece kazanç potansiyelinde değil, korunmuş doğasında ve yerel ruhunda saklı.

Belki de asıl soru şu olmalı: Biz Çanakkale’yi mi büyütüyoruz, yoksa Çanakkale bizi mi dönüştürüyor?
 
İl merkezinde odaklandığı sürece sorun yok bence.
 
İl merkezinde odaklandığı sürece sorun yok bence.
Bir zamanlar sadece Bozcaada’nın rüzgârı ve Assos’un taş sokaklarıyla anılan Çanakkale kıyıları, bugünlerde yatırımcıların yeni gözdesi hâline geldi. 1970’lerde Bodrum’un yaşadığı sessiz patlama, sanki bu kez Kuzey Ege’nin serin sularında yeniden sahneleniyor. “Çanakkale kıyıları yeni Bodrum mu oluyor?” sorusu, emlak piyasasında, sosyal medyada ve yatırım forumlarında sıkça dile getirilen bir merak konusu hâline geldi.

Kazdağları’nın oksijen dolu yamaçlarından Ayvacık’ın sahil köylerine kadar uzanan bu bölge, doğallığını büyük ölçüde korurken aynı zamanda yeni yatırımcı dalgasının merkezine yerleşti. Son beş yılda Küçükkuyu, Kadırga Koyu, Sokakağzı ve Yeşilyurt gibi bölgelerdeki arsa ve taş ev fiyatları neredeyse üç katına çıktı. Bu artışın ardında sadece gayrimenkul talebi değil, yeni yaşam arayışının romantik bir yankısı da var. İnsanlar artık betonun gölgesinden kaçıyor, denizle toprağın birleştiği sakin limanlara yöneliyor.

Ancak bu hikâyenin bir yüzü daha var. Bodrum’un başına gelen “hızlı ve kontrolsüz büyüme” senaryosunun Çanakkale’de tekrarlanmasından endişe ediliyor. Her yeni proje, bir yandan bölgeye ekonomik canlılık getirirken öte yandan ekolojik dengeyi zorluyor. Küçükkuyu civarında yükselen lüks yazlık siteler, Assos’un taş mimarisiyle rekabet eder hâle geldi. Kimileri bu dönüşümü “kaçınılmaz ilerleme” olarak görürken, kimileri “doğanın satılığa çıkması” olarak nitelendiriyor.

Yatırım açısından bakıldığında ise tablo cazip görünüyor. Çanakkale 1915 Köprüsü’nün açılmasıyla İstanbul–Ayvacık hattı artık 4 saatlik bir yolculukla ulaşılabiliyor. Bu da İstanbul sermayesinin dikkatini bölgeye çekmiş durumda. Emlak ofisleri, özellikle zeytinlik niteliğinde arsaların yatırım potansiyelinin altını çiziyor. Tiny house projeleri, eko-köy konseptleri ve butik otel yatırımları, bölgede küçük ölçekli ama yüksek kazanç vadeden modeller olarak öne çıkıyor.

Diğer yandan Bozcaada ve Gökçeada gibi adalarda arsa kıtlığı ciddi bir sorun hâline gelmiş durumda. Ada topraklarının büyük bölümü sit alanı veya tarım koruma bölgesi olduğundan, yeni yapılaşma neredeyse imkânsız. Bu da karasal bölgelerdeki (örneğin Ezine sahilleri, Ayvacık kıyıları, Küçükkuyu merkez) yatırımların değerini daha da artırıyor. Kısacası, “deniz görsün yeter” diyen yatırımcılar artık sadece manzaraya değil, altyapı ve ulaşım imkanlarına da bakıyor.

Peki Çanakkale gerçekten yeni Bodrum olabilir mi? Belki coğrafi olarak hayır — çünkü Çanakkale’nin doğası, rüzgârı ve kültürü çok daha sade, çok daha otantik. Ama yatırım eğrisi ve gayrimenkul dinamikleri açısından evet, benzer bir yükseliş eğilimi gözle görülür durumda. Yine de bölgenin geleceğini belirleyecek olan, “nasıl bir büyüme” yaşanacağı. Eğer sürdürülebilir turizm, yerel mimariye sadakat ve çevresel hassasiyet esas alınırsa, Çanakkale kıyıları Bodrum’un hatalarını tekrarlamadan “kuzeyin zarif limanı” olabilir.

Bugün 1 milyon TL’ye alınan bir zeytinlik, yarın 5 milyon TL’lik bir konut projesinin merkezinde kalabilir. Ama unutmamak gerek: her yatırım, bir yaşam biçiminin parçasını da satın alır. Çanakkale’nin geleceği, sadece kazanç potansiyelinde değil, korunmuş doğasında ve yerel ruhunda saklı.

Belki de asıl soru şu olmalı: Biz Çanakkale’yi mi büyütüyoruz, yoksa Çanakkale bizi mi dönüştürüyor?

Çanakkale Tarihi alanlar olduğundan hayır. olmaz
 
Geri
Üst Alt