Nacizane psikoloji eğitimi almış bir arkadaşınız olarak şunu belirtmeliyim ki işte bu örnek aşk'ın kimyasal bir reaksiyon olduğunun en güzel tanımı. Aşk dediğimiz şey dopamin, serotonin, endorfin ve oksitosin hormonlarının zirve yaptığı geçici körlük sürecidir. Kısaca örneklemek gerekirse sigarayı bırakmak isteyen bir şahıs 2-3 hafta sigara içmediği zaman beyin nikotin kimyasalını yavaş yavaş unutmaya başlar. Ancak 2 ay falan sonra "yaa bir taneden birşey olmaz, yakayım bir tane" dediğimiz an beyin nikotin kimyasalını anında tekrar hatırlar ve sanki hiç bırakmamışsınız gibi yoksunluk hissetmeye geri döner.
Aşk denilen körlük süreci de böyledir işte. En geçerli çözüm uzaklaşmak ve ne sebeple olursa olsun asla iletişime geçmemektir. Nikotin yoksunluğu ile mücadele eden beynimize zırt pırt nikotini hatırlatmanın hiç bir mantığı yoktur. Bu sadece mazoşist bir işkence olur. Bir düşünün karşı dairenizde oturan komşunun kızına aşıksınız. Ama beraber olma ihtimaliniz yok. Her gün onu bir şekilde görerek mi daha kolay unutursunuz yoksa ailesiyle beraber başka bir şehire taşınıp gitse mi?
Olgun, mantıklı ve karşısındaki insana saygılı olan bir erkeğe yakışan "Bir şey bitmişse, bitmiştir" diyerek defteri kapatmaktır. Zira inanın bana "Bahaneler uydurup bir şekilde iletişim kurmaya çalışan, kendi kendine acıyan ve karşı taraf tarafında acımasını bekleyen, çizgiyi çekemeyen, sınırları belirleyip tavrını koyamayan hiç bir prenses erkeği hiç bir kadın istemez.
Bitmişse, bitmiştir. Geleceğe ve farklı konularda kendimizi geliştirmeye bakalım..
Sevgiler..