Hacel Obası:
Türkünün hikayesi, Adana ve çevresinde göçebe hayat süren Yörük obalarından birine, Hacel Obası'na odaklanır. Hikayenin kahramanı olan genç bir adam, obanın bey kızı olan ve güzelliği dillere destan "Hacel Kızı"na deli gibi âşık olur.Genç, büyük bir cesaretle kızı ister, ancak kızın ailesi (beyler) tarafından ya soyları denk görülmediği için ya da gencin maddi durumu (başlık parası) yetersiz olduğu için reddedilir.
Aşkına ve sevdiğine kavuşma umudu kalmayan çaresiz genç, yüreğindeki acı ve hasretle memleketini ve obayı terk ederek gurbete düşer. Türkü, gencin yolunun her Hacel Obası'ndan geçişinde çektiği derin acıyı, bir ağıt biçiminde dile getirmesidir. Türküdeki her dize, yitirilen aşkın, obanın ve sevdiğinin güzelliğinin kalpte yarattığı onulmaz sızıyı anlatır.
Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
Malkara’ya ait olduğu rivayet edilen bu ayrılık türküsü, uzak bir köye gelin giden Zeynep’in ailesine duyduğu özlemi anlatır. Zeynep’in gelin gittiği köy, kendi köyüne üç gün uzaklıktadır. Yedi yıl boyunca ailesini görmeyen Zeynep’in hasreti gün geçtikçe büyür. Zeynep de özlemini dindirmek için kendi yazdığı bu türküyü evinin bahçesinde söyleyip durur. Bu haline, kocasının kötü muameleleri de eklenen genç kadın hastalanır ve yataklara düşer. Halinin kötüleştiğini ve başka çaresi kalmadığını anlayan kocası karısının köyüne gider ve ailesini getirir. Zeynep’i yatağında kendinden geçmiş halde, bu türküyü söylerken gören annesi fenalık geçirir. Zeynep’in hasreti dinse de hastalığı iyileşmez ve ruhunu teslim eder. Bu türkü halen kına gecelerinde en çok söylenen türkülerin başında gelmektedir.
Drama Köprüsü
Batı Trakya ve Doğu Makedonya bölgelerinin en tanınmış şarkısı olan Drama Köprüsü; Debreli Hasan (de bre Hasan) adına yazılmıştır.Rivayete odur ki, Debreli Hasan askerdeyken kendisine türlü eziyetler eden komutanına (başka bir rivayete göre amcası) karşı diklendir. Bir arbede sırasında kaza ile mi, isteyerek mi bilinmez komutanını öldürür. Bunun cezasının doğrudan idam olacağını bilen Hasan firar eder. Firar eder etmesine ama daha ordudan dışarıya adımını atar atmaz pişman olur yaptığına fakat artık geriye dönüşü de yoktur bu işin...
Önce evine döner, anasının elini öpüp hayır duasını alır, bir süre köyde kaldıktan sonra peşine çoktan düşüldüğünü anlar. Ne yapayım ne edeyim derken dağlara çıkmak fikri gelir aklına. Dağa çıkar çıkmasına ama çıktığı ilk gün de yemin eder kendisine. Her ne olursa olsun halka eziyet etmeyecek, masumun malını gasp etmeyecek, zalim biri olmayacaktır. Aksine bunları yapanların tepesine kabus gibi çökmek için ant içer. O günden sonra balkan topraklarında kimin bir müşkülü olur ise doğrudan Hasan’a gitmeye başlar.
Hasan kendisine gelenleri dinler, düşküne yardım eder. Sadece bununla kalmaz dağda Yunan çetecilerle de amansız bir çatışmaya tutuşur ama bu sırada dahi aşıkların kavuşmasında her daim el ayak olur. Kendisinin de haber alamadığı bir sevdiği vardır çünkü…
Günlerden bir gün Hasan şehre iner. Sevdiği kadın onu hala beklemektedir. Beklemektedir beklemesine ama Hasan da artık eski Hasan değildir. Dağlar bile dar gelir artık ona. Bir taraftan da kellesine ödül koyulmuştur. Cümle balkan topraklarında aranmaktadır Hasan. Sevdiği kadına bir zarar gelmesinden çekinir. Artık beraber olamayacaklarını anladığı an haber salar sevdiğine beni bekleme, başkasıyla evlen diye. Kız istemese de Hasan’ın dediğini yapar ve başka birini bulur. Aradan zaman geçer. Sevdiği kadının düğününün olacağını işitir Hasan. Giyer en güzel kıyafetlerini ve düğününe gider sevdiğinin. Herkes düğünü dağıtacak diye beklerken Hasan gelip içi yana yana 7 altın bilezik takar sevdiğine. Aradan yıllar geçer, kadın yine de unutamaz Hasan’ı. Ve ona bu türküyü yakar;
Drama Köprüsü” aslında bir köprü değil, 50 santim genişliğinde dar bir su kemeridir. Herkes köprü beklerken bir su bendiyle karşılaşmıştır. İlk başta yanlış keşiftir diye düşünülür. Fakat türkü sözlerinin dikkatli bir şekilde yorumlanmasıyla keşfin doğru olduğu anlaşılır. Türküde, "Drama Köprüsü Hasan dardır geçilmez" der. Hatta İskeçe bölgesinde söylenen türkünün bir mısrasında "dardır daracık" der ve su bendi de dardır ve üzerinden geçilmesi de zordur. Şarkıda yine, “soğuktur suları Hasan, bir tas içilmez" derken kastettiği şey su kemerinden akan suların soğuk olduğudur. Suların soğuk olması da bende gelen suyun muhtemelen bendin biraz üzerinden başlayan sıra dağlardan geldiğinden ve dağların serin ve kış dönemi çok kar tuttuğundan akan suyunun da soğuk olacağındandır. Osmanlı döneminde, bu su kemerine Drama Köprüsü denmiştir.
Hekimoğlu
Hekimoğlu İbrahim, Fatsa’da yaşayan bir delikanlıdır. Burada Gürcü Sefer Ağa’nın yanında çalışır ve onun kızına gönlünü kaptırır. Delikanlının kızla gizli görüşmeleri duyulunca, kızın nişanlısı olan Seyyid Ağa ve adamları Hekimoğlu İbrahim’in peşine düşer. Bir çatışma yaşanır. Bu çatışmada İbrahim, Sefer Ağa’nın önemli bir adamını öldürür. Bu olaydan sonra Hekimoğlu olarak anılmaya başlar. Dağa çıkar ve kaçarak yaşamaya başlar. Hekimoğlu’nun dağa çıktığını duyan yöre köylüleri kendisine kucak açarlar. Yoksul halkla dostluk kuran, zenginlerden alıp fakirlere veren Hekimoğlu’nun ünü daha da artar. Himayesine birçok kişi girer. Gürcü beyinin korkulu rüyası olur. Bir gün Hekimoğlu’nun yeğenleri pusuya düşürülür. Bunu haber alan Hekimoğlu, intikam almak için pusu kurulan yere gider ancak kendisi de bu oyunda kurban olur. Uğradığı saldırıda ağır yaralanır ve can verir.
Suzan Suzi
Osmanlı zamanında Diyarbakır’a taşınan varlıklı bir süryani ailesinin çocuğu olmamaktadır. Adaklar adanır, şifalar aranır ve sonunda dünya güzeli bir kızları olur. Suzan adını verdikleri bu kıza, süryani bir aileden geldiği için Osmanlıca Suzan Suzi denir. Suzan, çok güzel bir kızdır.El üstünde tutulan Suzan ile annesi bir gün kurban kesmek için Kırklar Dağı’na giderler. Burada ilk kez karşılaşan Suzan ile Adil birbirlerine aşık olup kaçarlar ve o gece birlikte olurlar. Haber duyulur, Suzan’ın şehirde adı çıkar. Buna dayanamayan Suzan, On Gözlü köprüden atlayarak canına kıyar. Sevdiğinin ölüm haberini alan Adil de onun arkasından atlar. İki aşığın hazin sonu, bölgenin ozanları tarafından dilden dile aktarılır.
Hepsi birbirinden farklı güzel hikaye ama size göre en etkileyicisi hangisi yada sizinde varsa bildiğiniz veya etkilendiğiniz hikaye paylasabilirisiniz.