Merhaba dostlar,
Bugün sizlerle, çocukluğumuzun sokaklarını renklendiren o sesleri, kokuları ve görüntüleri konuşmak istiyorum. Sabahın erken saatlerinde "Kalaycııı!" diye seslenen ustalar, kapı kapı dolaşan sütçüler, kış hazırlıklarında can simidimiz olan soba tamircileri... Onlar nereye gitti? O küçük atölyeler, tezgâhlar, tamirhaneler hangi köşeye sığındı yoksa tamamen mi yok oldu?
Çocukluğumuzun Sokak Sesi: "Kalaycı Geliiiyor!"
Hatırlıyor musunuz? Bakır kapların kalaylanması için annelerimizin, babaannelerimizin heyecanla hazırlık yaptığı o günleri... Kalaycı ustası sadece bir tamirci değil, adeta bir sağlık elçisiydi. Bakır kapların içindeki o parlak, beyaz yüzeyi yenileyerek, bizi zehirlenmelerden korurdu. Ama artık o sesi duymuyoruz. Bakır kaplar antika dükkanlarında dekorasyon objesi oldu, kalaycılık sanatı ise unutulmaya yüz tuttu.Kapıda Bekleyen Lezzet: Sütçü Amca
Her sabah aynı saatte kapımıza kadar gelen, taze sütüyle günümüze lezzet katan sütçü amcalar... "Sütçüüü!" sesiyle uyanırdık. O sütlerden yapılan yoğurtların, peynirlerin tadı hâlâ damağımızda. Şimdi ise market raflarında paketlenmiş, homojenize, uzun ömürlü sütler var. Hijyenik belki ama o samimi ilişkiler, o güven, o insani temas yok.Kışın Sıcak Yüzü: Soba Tamircileri
Kış gelmeden önce hummalı bir hazırlık... Sobanın boruları değişecek, kırık parçalar tamir edilecek, sac ayakları kontrol edilecek. Soba tamircisi sadece bir tamirci değil, kışın güvenlik görevlisiydi adeta. Bir kaçak olmasın, ailemiz zehirlenmesin diye titizlikle çalışırdı. Merkezi ısıtma sistemleri, klimalar ve doğalgaz sobacıyı da, soba tamircisini de tarihe karıştırdı.Neler Kaybettik?
- İnsani ilişkiler: Kapımıza gelen bu esnafla kurduğumuz samimi diyaloglar, hal hatır sormalar
- Güven: Tanıdık yüzlerden alışverişin verdiği güven duygusu
- Sürdürülebilirlik: Tamir kültürü, yeniden kullanım, israftan kaçınma
- Sokak hayatının renkliliği: Sesler, görüntüler, sosyal etkileşimler
- Kuşaklar arası bilgi aktarımı: Usta-çırak ilişkisiyle aktarılan zanaat bilgisi
Ama Her Şey Kaybolmadı!
İyi haber şu ki, bazı yerlerde bu gelenekler direniyor. Mahalle aralarında hâlâ ayakkabı tamircileri, eskici dükkanları, saat tamircileri var. Hatta bazı şehirlerde gençler bu meslekleri yeniden canlandırmaya çalışıyor. Organik ürün dağıtımı yapan, bisikletiyle mahalle mahalle dolaşan sütçüler bile var.Siz Ne Düşünüyorsunuz?
- Sizin mahallenizde hâlâ faaliyet gösteren eski meslek erbapları var mı?
- Modern hayatın bu geleneksel meslekleri tamamen yok etmesine seyirci mi kalmalıyız?
- Belediyeler, yerel yönetimler bu zanaatkarları korumak için ne gibi projeler geliştirebilir?
- Biz bireyler olarak, mesela bozuk bir şeyimiz olduğunda hemen yenisini almak yerine tamir ettirmek gibi küçük tercihlerle bu kültürü destekleyebilir miyiz?
Sokaklarımızın seslerini, renklerini özleyenler olarak, düşüncelerinizi merakla bekliyorum...