Günümüzde hazır giyim sektörünün hızla yaygınlaşmasıyla birlikte, geçmişin incelikli el işçiliğiyle bezenmiş eski Türk usulü terzilik sanatı yavaş yavaş arka planda kalmaya başladı. Oysa ki Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan bu kadim meslek, sadece giysi dikmekle kalmaz; kişiye özel zarafet, sabır ve estetik anlayışını da beraberinde taşır.
Zeybek kıyafetlerinden üç eteklere, cepkenlerden şalvarlara kadar pek çok geleneksel kıyafet, eski usul terzilikle biçim kazanırdı. Kalıp çizimi, prova süreci ve elde yapılan ince işçilik; ustadan çırağa aktarılan bir ustalık geleneğiydi. Kumaş seçiminden düğme işçiliğine kadar her detayda, kişinin karakteri ve toplumdaki yeri bile gözetilirdi.
Bugün ise bazı meraklılar ve butik zanaatkârlar bu mirası yaşatmak için büyük çaba gösteriyor. Anadolu’nun bazı köylerinde hâlâ bu gelenek sürdürülebilirken, büyük şehirlerde de nostaljiye ve kaliteye önem verenler için eski usul dikiş teknikleriyle çalışan terziler bulunabiliyor.
Sizce bu değerli miras yeniden canlandırılabilir mi? Eski usul terzilikle dikilmiş bir giysiniz oldu mu? Anılarınızı ve düşüncelerinizi bizimle paylaşın.
Zeybek kıyafetlerinden üç eteklere, cepkenlerden şalvarlara kadar pek çok geleneksel kıyafet, eski usul terzilikle biçim kazanırdı. Kalıp çizimi, prova süreci ve elde yapılan ince işçilik; ustadan çırağa aktarılan bir ustalık geleneğiydi. Kumaş seçiminden düğme işçiliğine kadar her detayda, kişinin karakteri ve toplumdaki yeri bile gözetilirdi.
Bugün ise bazı meraklılar ve butik zanaatkârlar bu mirası yaşatmak için büyük çaba gösteriyor. Anadolu’nun bazı köylerinde hâlâ bu gelenek sürdürülebilirken, büyük şehirlerde de nostaljiye ve kaliteye önem verenler için eski usul dikiş teknikleriyle çalışan terziler bulunabiliyor.
Sizce bu değerli miras yeniden canlandırılabilir mi? Eski usul terzilikle dikilmiş bir giysiniz oldu mu? Anılarınızı ve düşüncelerinizi bizimle paylaşın.