Selma Erdal
12 yıl önce - Pzr 15 Oca 2006, 16:46
LODOS ÇOCUKLARI
Bilindiği gibi, Bursa, Güney Marmara'da bir yeşil kent...Hernedenli yeşilini yoketmek, yakmak, çalmak için uğraşlar verilse de, yeşil adını yitirmemek için direnen bir yeşil kent...Bir de Güney'den esen yeli, bir diğer deyişle lodosu olan kent...Kentin üstüne kapkara çöken kirliliği doğallıkla dağıtan, kentin havasını arındıran da Bursa'nın bu lodosu...
İpekçilik Enstitüsü'nün ( ki diğer adıyla Tohum Mektebi) komşuluğundaki evimizden Setbaşı İlkokulu'na başladığım 1960-61 yılından bu yana bilinçli bir biçimde lodosla tanıştığımdan, diyebilirim ki lodoslu Bursa'nın LODOS ÇOCUKLARI'ndan biri olarak büyüdüm. Okula giderken, lodoslu günlerde annem öğütlerdi:
-Aman saçak altlarından girmeyin, başınıza kiremit düşer...
Annem yalnızca böylesine bir uyarıda bulunurdu, o kadar...Ne okullar kapatılırdı lodos esecek diye, ne de Ölüm Meleği bizlere lodos kimliğiyle gelirdi...Çünkü o günlerde Bursa evleri iki katlı ( ne de olsa birinci dereceden deprem kuşağında yaşadığımızın bilincinde olan yerel yöneticiler, 3 kattan çoğuna izin vermezlerdi ki bunun bir diğer anlamı; ogünlerde oydan çok, oyverenler daha önemliydi), sokakları bol ağaçlı, apartman denilen ölüm tuzaklarıyla çirkinleştirilmemiş, en önemlisi de okullarının çatıları uçmaz, yap-satçılar devleti yanıltmaz, devlet görevlileri de yetkelerinin DENETİM olduğunun bilincindeydi. Bir de lodos estiğinde sobalar yakılmaz ( ki gerek de yoktur; çünkü lodos estiğinde hava ılık olur), doğaldır ki lodos kurbanlarına helvalar kavrulmazdı. Sonraları neler oldu, ne değişiklikler yaşandı da Bursa'da çocukları yel aldı süpürdü, bir de uçan çatılardan düşen damlalarla sel aldı götürdü ( anımsayınız, Bilenser döneminde) ?...
Mart 1994 seçimleri öncesinde Yıldırım İlçe Yerel Yönetim Başkanı'nın, Uludağ'ın yamaçlarında, orman sınırının içinde yükselen beş katlı gecekondu-apartmanlar, ardından yine ilk kadın başbakanımızın döneminde sözverdiği imar affı, derken Teferrüç bölgesinde yaşayan çocuklar için açılan okullar ki Uludağ'ın eteğinde, başkaldırırcasına doğaya, başkaldırırcasına lodosa, sele, yağmura...Doğa bu, dinler mi us dışı eylemleri, istemleri?...Uçuruverir çatıları böyle...Üstelik; "Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir" anlayışındaki yetkililer umursamazsa bu yaşananları...Ne de olsa en kolayından nüfus planlaması...Yerel ve genel seçimlerde oy toplama kaygısıyla; ulusumuza saygısızca, sorumsuzca Doğu'dan Batı'ya göçü özendirme, Anadolu'nun yoksuluna liberal libas giydirme çabaları...
Ardından dağ-tepe, orman-dere yerleşmelere açılacak, sonra lodosta çatılar çevreye saçılacak...Sonuç; 1998'de yedi can... 1999'da neyseki yaralılarla sorunun geçiştirilişi...Ya bugün? Günümüzün Bursa yerel yönetimlerince, geçmişde yapılan yanlışlardan ders alınıp, yetersizlikleri gidermek, onarmak ya da lodosa karşı alınacak önlemler için kentimize sonradan gelenleri uyarmak ( ki gerçek Bursalılar lodosta neler yapmaları ya da yapmamaları gerektiğini iyi bilirler) için neler yapılıyor? Yoksa; "Söylemimiz AK'tan, ölüm Hak'tan..." düşüncesiyle, lodosta öleceklere yalnızca beş metrelik ak kefenler mi hazırlanıyor?
Daha önceki yerel yönetim de, "Toplam Kalite" söylemiyle gelmişti yerel yönetime...Kuşkusuz "Toplam kalite" çağdaş bir kavram, iyi de sormak gerekirdi, "Nerede kalite?" diye..."Yaşam alanlarının sağlığa uygunluğundan bile önce, sağ kalınmasına uygun olup olmadığı ( ki 1998'de yedi can yitirildiği gerçeğinden yola çıklıdığında) incelemeden, araştırmadan yapılar yapılsın, oylar sandığa atılsın, gelsin yerel yönetimlerin egemenliği" düşüncesinde miydi?
Gerçi sorunsalın başlangıcı vurgulanırken, 1994'ün yerel yönetimlerinin anılması nedeniyle sanılmasın ki bu yanlışların öncüsü onlar...Kuşkusuz onlar değil, onlar yalnızca ardılları...Kaldı ki bu yanlışların başlangıcında, ogünlerde belki onlar henüz çocuktu, belki de Dünya'da bile yoktu MENDERES'in; "her mahallede bir milyoner" düşleriyle, Batı'ya göçü özendirdiği günlerde...Bilindiği gibi; bu yanlış kararların sonucunda enflasyon canavarımız her mahallede bir değil, binlerce milyoner yaratmasına yarattı da bununla birlikte her mahallede yeni yeni gömüt alanları açıldı. Korkarım ki bu gidişle; her yapının otoparkı, oyunparkı ile lodostan ölenler için gömütlükler oluşturması da koşul konacak yeni yapılaşma tüzüklerine, yönetmeliklerine...
Henüz lodos yeli; yeni yeni esmeğe başladı, Mart sonuna değin daha da sıkça eser...Kimbilir lodosla kaç kentlimiz Ölüm Meleği'nin peşinden gider?...Amacım; Nasreddin Hoca gibi, testi kırılmadan uyarıda bulunmak...Ne de olsa son günlerde kentle bütünleşmek / kentlileşmek / Bursalılaşmak kavramları tartışılıyor ya kuşkusuz "Lodosla yaşamayı bilmek" de Bursalılaşmak olgusunun önkoşuludur, anımsatmak istedim.
Selma/BURSA
|