Turkiye ye dondugumde Bursami ihya edicem.Her tarihi cesme akacak,her han ayaga kalkacak,ve yuzbinlerce cinar dikicem.
20-25 sene evvel, Bursa'nın daracık ve arnavut taşlı hemen her sokağının başında kendine özgü minik bir çeşme olurdu ve Temmuz'un Ağustos'un o bunaltan sıcaklarında, Uludağ'dan iniverip musluğun ucuna gelen bu gibi o leziz dağ suyu hemen ayaküstü içiliverir, yola devam edilirdi. Öyle, şişe suyu içmek için bakkal-market aramaya gerek yoktu kesinlikle!...
Çınarlar deseniz her yerdeydi. Bütün evlerin bahçesinden, her mahalle meydanının çevresinden yemyeşil ve ulu ağaç dalları fışkırırdı... Yakıcı güneş, hep bu şemsiye görevi gören yaprakların üzerinde kalır, sizi gereğinden fazla yakmaz ve ısıtmazdı.
Emirsultan'ın yeniden düzenlemesi yapılacaksa, bu özellikler kesinlikle gözardı edilmemeli ve eski Bursa'yı hatırlatan detaylar unutulmamalıdır...
Bursa doğumlu değilim ama, sülâlemden 3. ve 4. kuşaktan olan birçok büyüğümün huzur içinde (inşallah) dinlendikleri yer olan "Emirsultan Mezarlığı"nın ve "Emirsultan" mahallesinin benim kalbimde çok ayrı bir yeri vardır...
Yine her zamanki açıdan bir Emirsultan Camii fotoğrafı daha. Benim klasikleşmiş açım vede mekanım. Emirsultan ve ben... Evimden çektiğim için her halini fotoğraflayabiliyorum. Yakında bir sergi falan açarım artık.